Skip to content Skip to footer

Rota Modelinde Bireyle Psikolojik Danışma Süreç ve Uygulamaları

  1. İhtiyaca dayalı, gelişime duyarlı, kapsayıcı ve esnek bir yapıdadır.
  2. Travmanın etkilerini tanır ve önemser.
  3. Travmaya duyarlı ölçme ve değerlendirmeye önem verir.
  4. Travmaya duyarlı müdahaleler için gerekli bilgi ve becerileri destekler.
  5. Danışanın güçlü yönlerine vurgu yapar.
  6. Beceri geliştirmeye odaklanır.
  7. İşbirliğini gözetir.
  8. Psikolojik danışman kendi iyi oluşuna/öz-bakıma önem verir.
  1. Çocuk ve ergenlerin gelişimsel özelliklerini, her bir dönemdeki gelişimsel ödevleri, travmanın çocuk ve ergenler üzerindeki gelişimsel etkilerini ve bunları temel alarak çocuklar ve ergenlerle çalışırken yetişkinlerle çalışmaktan farklı olarak hangi yaklaşımı izlemesi gerektiğini bilir.
  2. Çocuk ve ergenlerin fiziksel, duygusal, bilişsel ve davranışsal özelliklerini içinde bulundukları gelişim düzeyi ve psikososyal çevrenin de özelliklerini göz önünde bulundurarak değerlendirilebilir; çocuk ve ergenlerin kırılgan ve güçlü yanlarını keşfetme yollarını bilir.
  3. Çocuk ve ergenlerin stres ve kaygılarını yetişkinlerden farklı deneyimlediklerinin ve ifade ettiklerinin farkındadır; çocuk ve ergenlerin travmatik deneyimlere verdikleri tepkileri tanımlayabilir.
  4. Kapsayıcı ve travmaya duyarlı bir dil kullanır.
  5. Ailelerle çalışmalarında onlara rehberlik etmek konusunda bilgi ve beceri sahibidir.
  6. Okul ortamının çocuk ve ergenler üzerindeki olumlu ve olumsuz etkilerini bilir.
  7. Okul ortamında yer alabilecek stres kaynaklarının (ör., sınav kaygısı, zorbalık, akademik problemler v.b.) farkındadır.
  8. Etik ikilemlerin çözümü konusunda donanımlıdır.

Travmatik deneyimi olan çocuk ve ergenler fiziksel çevrelerini artık güvensiz olarak algılayabilirler. Bu nedenle güven veren bir ortam onlar için diğer tüm danışanlara göre daha önemlidir. Dolayısıyla, danışmanlık sürecinin yürütüleceği fiziksel ortamın düzenlenmesi önem taşır. Psikososyal müdahaleler içerisinde çocuk ve ergen dostu alanların olduğu, erişimi kolay ve güvenli yerlerde sunulmalıdır. Bu alanlar, özellikle fiziksel ve sosyal olarak izolasyona maruz kalmış danışanların kendilerini daha rahat ifade etmelerine olanak sağlayabilir. Bu nedenle psikolojik danışma oturumunun yapılacağı fiziksel ortam gürültülü olmamalıdır. Danışanların genel deneyimleri düşünülerek travmatik deneyimleri hatırlatabilecek görsellerden kaçınılmalı, dekorasyon için kullanılan tüm nesneler dikkatlice seçilmelidir. Psikolojik danışma ortamlarında güven ve kontrol duygusunun yeniden inşa edilmesi için psikolojik danışma ofislerinin dağınık olmaması hem aile hem de çocuklar için ferah, rahatlatıcı ve sakinleştirici bir ortam olması tercih edilir. Etraftaki görseller ve diğer nesneler çok dikkatli seçilmelidir.

Travmaya maruz kalmış bir danışanla ilk temas, oturumların geri kalanının gidişatına yön verir. Bu ilk görüşmenin nasıl geçtiğine bağlı olarak, danışanların kaygısı veya motivasyonu artabilir veya azabilir. Psikolojik danışma görüşmelerinden önce danışanlara psikolojik danışmanın ne olduğunu ve sürecin nasıl ilerlediğini açıklanmasında fayda vardır. Bu açıklamalar danışanların danışma süreç ve işleyişine dair sahip olabileceği endişeleri gidermelerine yardımcı olabilir. Çocuklar ve ergenler söz konusu olduğunda bu açıklamaları hem aileye hem de çocuklara (veya ergenlere) yapmak sağlıklı bir danışma sürecinin başlatılıp sürdürülmesinde önemli rol oynar. Psikolojik danışma süreci sunduğu güvenli ortam özellikle çocuk ve ergenlerin depremle birlikte kaybetmiş olma ihtimalleri yüksek olan güven ve kontrol duygularını yeniden kazanmalarına yardımcı olur. Dolayısıyla, oturumlara ilişkin doğru bilgilendirme, özellikle daha önce hiç psikolojik destek almamış, afet deneyimlemiş, travmatik tepkiler gösterdiğinin farkında olmayan ve kendilerini güvende hissetmekte zorluk yaşayan danışanlar için kritik bir noktadır.

ROTA Modeline göre ön görüşme, danışan ve danışmanın birbirini anlaması ve işbirliği sürecine başlamaları için “güvenli” bir alan oluşturmanın ilk adımıdır. Özellikle travmaya maruz kalmış bireylerde bu güvenli alanın yitirilmiş olabileceği göz önüne alınarak sürece başlanmalıdır. Doğası gereği diğer oturumlardan farklılaşan bu oturumda psikolojik danışmanın öncelikli hedefleri  a) danışan ile güven ve yakınlık kurmak, b) danışanın  deneyimlerini ve sorunlarını dinlemek ve anlamak, c) devam eden travma tepkilerini ve tetikleyicilerini belirlemek, e) amaç(ları) ve terapötik hedeflerin işbirliği içinde belirlemek ve f) güçlü, empatik bir ortaklığın temellerini atmak olarak sıralanabilir.

 

Ön görüşmede aynı zamanda psikolojik danışmanın doğasında yer alan etik hususlara ilişkin kapsamlı bir açıklama da sunulmalıdır. Gizlilik, söz konusu çocuk ve ergenler olduğunda daha da önem kazanmaktadır. Aileler, henüz reşit olma yaşına ulaşmamış bireylere ilişkin kapsamlı bilgi edinme hakkına sahiptir. Ancak, psikolojik danışman, güven ilişkisini zedelemeden ve aileyle görüşme öncesi danışana bilgi vererek aileyle gerekli bilgileri paylaşması önemlidir. Bu noktada gizlilik politikası özellikle öne çıkmaktadır. Gizlilik ilkesinin uygulanamayacağı durumlar hakkında danışanlara bilgi verilmelidir. Gizlilik ilkesinin bozulmasını gerektiren durumlar danışanın kendine ya da bir başkasına zarar verme ihtimali,  danışan ihmal veya istismara maruz kalması ve yasal bir gerekliliklerdir. Bu ve gerekli durumlarda aile ile işbirliğinin sağlanması, danışanların sosyal destek görmelerine, beklenen sonuçlara ilişkin umutlu olmalarına ve endişelerinin azaltılmasına hizmet etmektedir.

 

Bu yapılandırma ve onam sürecinin ardından psikolojik danışman, çocuk veya ergen ile ilgili kapsamlı bir değerlendirme yapar. Bu değerlendirme, hem ROTA modelinin temellerinden birini oluşturan güçlü yönlere dayalı psikolojik danışma modeline göre hem de travma duyarlı yaklaşımı bensiyerek yürütülmesi gereken bir bilgi edinme sürecidir. ROTA modeline göre mevcut sorunların değerlendirilmesi danışanın gözünden problemin anlamlandırılmasıdır. Bunun için şu bilgileri danışandan edinmelidir:

  • Psikolojik danışmaya gelme sebebi
  • Sorunun ne zaman başlayıp ne kadar süredir devam ettiği
  • Sorunun daha yoğun ya da hafif olduğu dönemler
  • Bu veya benzer sorunlarla daha önce nasıl başa çıktığı
  • Danışanın eğitim geçmişi
  • Daha önce psikolojik bir yardım alma durumu
  • Medikal geçmişi
  • Sosyal, gelişimsel özellikleri, herhangi bir gelişimsel zorluğu olup olmadığı
  • Aile geçmişi
  • Geçmiş travma deneyimleri ve afet deneyimi
  • Travma tetikleyicileri

Özetle, bu oturum çoğunlukla danışanla terapötik ilişkinin geliştirilmesine, yapılandırma ve değerlendirmelerin yapılmasına odaklanmaktadır. Kapsamlı bilgi edinmek için, danışma sırasında sunulan spesifik konu, aile geçmişi ve genel sağlık durumu dahil olmak üzere çeşitli yönlerin araştırılması zorunludur. Etkili geçen bir ön görüşme, psikolojik danışmanın vaka kavramsallaştırmasını daha kolay biçimde yapmasına katkı sağlar. Ayrıca oturum sonunda danışana rahatlama tekniklerinin öğretilmesi ile terapötik sürece katkı sağlanır.

 

Ön görüşme oturumundan elde edilen bilgiler ışığında yapılması gereken en önemli iş vaka kavramlaştırması ve müdahale planının hazırlanmasıdır. Vaka kavramsallaştırması; 1) danışanı ve mevcut sorunlarını anlamak, 2) müdahale yöntemleri hakkında bilgilendirmek ve 3) danışanın değişimini/ilerlemesini değerlendirmek için hazırlanan bir rapordur. Vaka kavramsallaştırması ayrıca, danışanla ilişki kurma ve onlarda umut duygusu oluşturmaya yardımcı olur ve sonraki oturumlarda izlenecek müdahale için yol göstericidir. Kısacası, danışanın ön görüşme oturumunda sunduğu bilgiler gelişimsel, kültürel, sosyal ve bireysel açılardan değerlendirilir. Sunulan problemin nedenleri, öncülleri ve süregelen etkileri hakkında veriler toplanarak hipotezler oluşturulur. Söz konusu geçmiş yaşantıların bugün gündemde olan problemle ilişkisini değerlendirilir. Dile getirilen sorunun başlatıcısı olayın geçmiş hikayesini ve şu anda var olan durumuna dair bilgileri danışandan alınır. Danışma uygulamasının etkililiğini olumsuz etkileyebilecek ve danışanın durumunu güçleştirebilecek potansiyel unsurlar (bireysel, sosyal, sistematik) tespit edilir, soruna katkısını değerlendirilir. Öte yandan danışanın dayanıklılığının artırılmasına yardımcı olacak güçlü yönlerini de müdahaleler esnasında kullanmak üzere tespit edilir. Vaka kavramsallaştırılmasının süreç içinde gözden geçirilmesi de gerekir. Danışanın problemleri ile daha etkili başa çıktığından ve terapötik anlaşmanın akışında ilerlediğinden emin olmak için psikolojik danışma planları ve hedefleri rutin olarak yeniden gözden geçirilmesinde fayda vardır. Bu demektir ki bir vaka kavramsallaştırması tüm süreç boyunca kullanılır. ROTA modelinde vaka kavramsallaştırmasının adımları şu şekilde sıralanmaktadır:

  1. Adım: Danışan Sorunlarının/Güçlüklerinin Değerlendirilmesi: Danışanların karşılaştıkları zorlukları ve bu zorlukları nasıl algıladıklarını anlamaya yönelik çeşitli sorular sorulabilir (ör: Sizi buraya ne getirdi? Bu olay sizi duygusal olarak nasıl etkiliyor?) Bu sorular çocuğun gelişimsel özelliklerine ve ihtiyaçlarına bağlı olarak bakımverene de sorulabilir. Problemin belirlenmesinde travma deneyiminin ve tetikleyicinin yanısıra,

danışanların içinde bulundukları aile sistemindeki ebeveynlik uygulamaları, toplumsal cinsiyet rollerine yaklaşımları, varsa göç geçmişi, ailenin veya toplumun rolü/önemi/yapısı, manevi inançlar ve uygulamalar, ruh sağlığı belirtileri ve ruhsal sorunların tedavisine bakış, varsa ayrımcılık ile ilgili deneyimleri gibi faktörlere yönelik bilgiler de edinmeye çalışılmalıdır.

 

  1. Adım: Kazandırılacak becerilerin belirlenmesi ve Psikolojik Danışma Planı Oluşturma: Bir önceki adımda danışanın probleminin ve güçlü yönlerinin belirlenmesi ile danışanın geliştirmeye ihtiyaç duyduğu beceriler ve bu becerileri nasıl geliştirebileceğine dair bilgiler edinilmeye çalışılır. Bu aşamada psikolojik danışmanlar afete maruz kalmış çocuk/ergenlerin geliştirmeye ve/veya iyileştirmeye en çok ihtiyaç duydukları psikososyal beceriler belirlenmeye çalışılır. Kendini sakinleştirme becerileri, baş etme becerileri, duygu düzenleme veya problem çözme becerileri afet ardından çocuk ve ergenlere kazandırılabilecek beceriler arasında örneklenebilir. Bu aşamada danışan ile birlikte somut, ölçülebilir, üzerinde anlaşılan problemle doğrudan ilişkili ve ulaşılabilir hedefler belirlenir. Ardından psikolojik danışman bir müdahale planı geliştirir. psikolojik danışman, hangi kuramsal yaklaşımla, hangi teknikleri kullanarak süreci yürüteceğini planlar. Tüm bu yapılan planlamaların, süreç içerisinde yapılan ara değerlendirmeler ve elde edilen yeni bilgi ve gelişmelere göre yeniden gözden geçirilmesi gerekebileceğini de akılda tutmak gerekir.
  2. Adım: Olası Engellerin Belirlenmesi:

Danışanlar genellikle danışmanlarının önerilerine katılırlar. Ancak danışma sürecinin başarısı için potansiyel engelleri erken belirlemek önemlidir. Bunu yaparken danışandan süreçle ilgili geri bildirim almak ve danışanı süreçte aktif olmaya ve işbirliğine teşvik etmek önemlidir. Bu işbirlikçi girişimin bir parçası olarak, danışana psikolojik danışma amacına ulaşmada herhangi bir potansiyel engel görüp görmediğini sormak önemlidir. Engeller lojistik zorlukları (mali, seyahat), kişisel inançları (damgalanma endişeleri, tedavinin etkililiği) veya kişiler arası sorunları (psikolojik danışmayı desteklemeyen aile) içerebilir. Engeller belirlendikten sonra bu engellerle nasıl baş edilebileceğinin de ele alınması gerekir.

İkinci ve sonraki oturumlarda vaka kavramsallaştırmasında belirlenen hedeflere ulaşmak üzere müdahale planı uygulanmaya başlanır. Planlanan oturum sayısına (tek bir oturumdan kurumun belirlediği en üst oturum sayısına göre değişebilir ve danışanın ve getirdiği soruna göre planlanır) göre her bir oturum için saptanan hedefler doğrultusunda psikolojik danışma beceri ve teknikleri uygulamaya konur. Her bir oturum genellikle bir önceki oturumun kısa bir özeti ile başlar. Özetlemeyi danışan veya psikolojik danışman yapabilir. Sonrasında eğer danışanın paylaşmak istediği yeni bir durum yoksa planlanan hedefler doğrultusunda oturum başlar. Her bir oturumda belli sorun alanları ele alınır. Her oturum kendi içerisinde sorunun tanımlanması, çözüm yollarının tartışılması ve sonlandırma aşamalarını içermelidir. Danışma oturumlarının nasıl sonlandırılacağı dikkat edilmesi gereken bir diğer noktadır. Gerçekleştirilen oturuma yönelik psikolojik danışman, danışandan kısa bir geri bildirim alması faydalı olur.. Örneğin, bu oturum boyunca danışana nasıl hissettiği sorulabilir. Oturuma ilk geldiği anla şimdiki duygu ve düşüncelerini karşılaştırması istenebilir. Sonrasında, sonraki oturum için kısa bir planlama yapılır varsa ev ödevleri de tartışılarak oturum sonlandırılır. Her bir oturumun sonunda psikolojik danışmanın o oturuma yönelik oturum notlarını belli bir sistematik içerisinde ve etik duyarlılıkla hazırlaması gerekir. ROTA modeline dayalı bireysel psikolojik danışma süreci, diğer danışma oturumlarında olduğu gibi çeşitli aşamalardan geçmektedir. Bu aşamalar keskin sınırlarla birbirinden ayrılamasa da, her bir aşamada ulaşılması amaçlanan hedefler, dikkat edilmesi gereken noktalar, psikolojik danışmanın rolündeki farklılıklar gibi çeşitli noktalarla ayırt edilebilir. Aşağıda afet sonrası en sık rastlanan sorun alanları göz önünde bulundurularak her bir aşama ve aşamalara özgü müdahale açıklanmaktadır.

  1. Birinci Aşama: Danışanı Tanıma, Duygusal Dengelenme, Güven ve Kontrol Duygusunun Kazanımı: ROTA modeline göre danışma sürecinin birinci aşamasında amaç, danışanı tanıma, danışma sürecinden üst düzeye yararlanılması için stabilizasyonunu sağlama, güven ve kontrol ihtiyacına katkı sağlamaktır. Bu aşama danışanla kurulan ilk temasla başlar ve zaman içerisinde kurulan terapötik ilişki ile şekillenir. Bu nedenle, ilk temastan başlayarak her bir adımda travmaya duyarlı bir biçimde danışanla işbirliği kurmak gerekir. ROTA modelinin temel aldığı travmaya duyarlı yaklaşım, danışanın ifade ettiği bariz bir travma olmasa bile her bireyin travmaya maruz kalmış olma ihtimalini göz önünde bulundurmayı ve her bir danışanla travma taraması yapma gerekliliğinin altını çizer. Danışanlar ile ilk temas ve ön görüşme bölümlerinde açıklandığı üzere danışanın sosyal, ekonomik, eğitim, sağlık vb. geçmişi, sorun yaşadığı alan ve afet ve/veya diğer travma deneyimleri, travma tepkileri hakkındaki detaylı bilgiler yapılacak travmaya duyarlı ilk temas ve ön görüşme ile elde edilebilir. Böylece danışan ve problem alanı detaylı biçimde ele alınabilir. Ancak bu aşamada önemli olan bir diğer nokta, duygusal dengelenmenin sağlanmasıdır. Travmalar yetişkinlerde olduğu gibi çocuk ve ergenlerin de güven duygusunu derinden sarsıp kontrol etmekte zorlanabilecekleri duyguları gün yüzüne çıkarabilir. Bu yüksek duygu durumu ise danışanların süreç içinde duygusal dengelenmenin sağlanması ihtiyacını gün yüzüne çıkarır. Travma tetikleyicileri güvenli danışma ortamında belirleyebilen bir danışan, danışman ile kurduğu güven, koşulsuz kabul ve empatiye dayalı ilişki aracılığıyla afetler ardından kaybettiği güven duygusunu yeniden kazanabilir. Tetikleyicilerin belirlenmesi ardından psikolojik danışmanla birlikte öğrendiği etkili baş etme yöntemleri aracılığı ile de kaybetmiş olabileceği kontrol duygusunu yeniden kazanabilir. Sürecin başında edinilen tüm bu beceriler aracılığıyla danışan ortaya çıkan zorlayıcı duygularla baş edebilmeye başlar, böylece tetikleyicileri ele almak sürecin ileriki aşamalarında ele alınacak problem alanları hakkında çalışmaya doğrudan katkı sağlar. Bu nedenlerle sürecin ilk aşamalarında danışanlara tetikleyicilerle baş etme becerileri edindirmeye öncelik verilmelidir. Ayrıca topraklama yöntemi yardımıyla da danışanlar şimdi ve buradaya dönebilir, duygularını fark edip tanımlayabilir ve bu duygular üzerinde çalışarak zamanla duygularını kontrol etmeye başlayabilir.

Afetlerin yıkıcı ve zorlayıcı doğası nedeniyle olay ardından çocuk ve ergenlerin yaşayabileceği en temel sorun alanları güven ve kontrol duygusu ile ilişkilidir, dolayısıyla ilk aşamanın temel uğraşlarından biri, güven ve kontrol duygularının desteklenmesidir. Danışanların kaybettikleri güven ve kontrol duyguları, bireysel danışma süreci içinde onlarla kurulan eşitlikçi ilişki, seçim hakkı tanınması, güçlü yanlarını keşfetme olanağının sağlanması gibi temel müdahalelerle yeniden kazandırılabilir. Bunlara ek olarak güvenli bir danışma ortamının kurulması ile konuşması zor konular daha etkili biçimde ele alınabilir. Örneğin danışanlar yaşadıkları stres tepkilerini normalleştirebilir, bu tepkilerle nasıl baş edilebileceği hakkında beceriler kazanabilir, güçlü yönlerini keşfetme ve geliştirme imkanı kazanabilir ve kişisel gelişimine katkı sağlayabilir. Danışanların güvenlik ve kontrol duygularını yeniden kazanması onlara sunulacak psikoeğitimlerle, baş etme becerilerinin kazandırılmasıyla ve farkındalık temelli uygulamalar aracılığı ile desteklenebilir.

  1. İkinci Aşama: Problem Alanının Çözümlenmesi ve Beceri Kazandırma: Yaşanan afet deneyimi benzer olsa bile bireyler kişilik özellikleri, sahip olunan baş etme yöntemleri, sosyal destek sisteminin olup olmaması gibi çeşitli etmenler nedeniyle farklı alanlarda problem yaşayabilir. Psikolojik danışma sürecinin başından itibaren yapılan ön görüşme, vaka kavramsallaştırma, ilk oturumda danışanların deneyimledikleri problem alanlarının neler olduğu belirlenmelidir. Danışanlarla güven ortamının oluşmasını sağlayan ilk aşama ardından, ROTA modelinin ikinci aşamasının temel noktası olan danışanın yaşadığı problem için desteklenmesi sürecine başlanabilir. İkinci aşamanın ne zaman başlayacağı net olarak söylenemez. Çünkü her bir psikolojik danışma süreci kendine özgü ve biriciktir. Ancak, eğer psikolojik danışman danışanla bir güven ilişkisinin kurulduğunu düşünüyorsa ve danışanın problem durumunu işleyebilmesi için baş etme mekanizmaları güçlenmeye başladıysa; bu ikinci aşamaya geçmek için bir gösterge olarak düşünülebilir. Ayrıca, müdahalelere başlamadan önce çocuk ve ergenlerin kendini sakinleştirebildiğinden; yani mevcut olan zorlayıcı duygularını, yaşadığı problemleri bilişsel olarak işleyebilecek derecede düzenleyebildiklerinden emin olunması önemlidir (Edgar-Bailey ve Kress, 2010).

Travmatik yaşantıların ardından gereken müdahalelerin geliştirilebileceği problem alanları, psikolojik danışmanın yapacağı değerlendirme ile belirlenmelidir. Ancak alanyazına ve ROTA modeli kapsamında gerçekleştirilen ihtiyaç analizi sonuçlarına göre, çocuk ve ergenlerin afet yaşantıları ardından kayıp ve yas, akran zorbalığı, duygu düzenlemede güçlükler, kaygı ve problem çözme güçlükleri başlıklarında desteklenmeye ihtiyaç duydukları görülmektedir. Ancak göz önünde bulundurulması gereken önemli bir nokta, bireylerin biricik deneyimlerinin farklı alanlarda destek ihtiyacı doğurabileceğidir.

  1. Üçüncü Aşama: Harekete Geçme ve Yeniden Bağ Kurma: Travma yaşayan bireylerin çoğu için psikolojik danışma sürecinin ilk aşamalarında terapötik ittifakı geliştirme, beceri geliştirme ve travmanın getirdiği olumsuz inançları değiştirme gereklidir ve yapılandırılmış planlamalar üzerine ilerler; ancak son aşama doğası gereği daha az yapılandırılmıştır (Green ve Myrinck, 2014). Afet deneyimi olan çocuk ve ergenler travmatik deneyimleriyle bağlantılı problem alanlarını çalıştıktan sonra, ROTA modelinin son aşamasında; dünyayla yeniden bağ kurma, yeniden bütünleşme ve terapötik olmayan sağlıklı ilişkilere odaklanma konuları gündeme alınır. Süreç sona yaklaşırken amaç, bireyin danışma sürecinde edindikleri becerileri danışma ortamı dışına aktarmasına yardımcı olmak ve sahip olduğu kaynakları aktive ederek süreç sonlandıktan sonra da dayanıklı olmayı sürdürmesine yardım etmektir. Danışan problem alanlarıyla daha etkili baş etmeye başladığında ve öğrenilmesi/geliştirilmesi hedeflenen becerilerde yetkinlik kazandığında, sürecin sona yaklaştığı düşünülebilir.

Danışanla ilk ilişkinin kurulması aşamasında olduğu gibi sonlandırma oturumu da en önemli oturumlardan birisidir. Nasıl ki danışanla ilk ilişkinin kurulduğu oturum beklentilerin, hedeflerin belirlenip terapötik ittifakın kurulmaya başlandığı oturumsa, sonlandırma oturumu da bu beklenti ve hedeflere ulaşılıp ulaşılmadığının ölçüldüğü ve gelecek planlarının yapıldığı oturumdur. ROTA modeline dayalı psikolojik danışma sürecinde danışan ile birlikte sonlandırmaya yönelik ortak karar alınır. Sonlandırma oturumunda yeni bir sorun üzerinde çalışılmaya başlanmaz. İlk oturumdan bu yana belirlenen hedeflere ulaşılıp ulaşılmadığı etraflıca tartışılır. Danışanın neler öğrendiği ve bu öğrendiklerini ileride karşılaşacağı zorluklarla baş etmede nasıl kullanabileceği konuşulur. Eğer, henüz ulaşılmayan veya zaman içerisinde yeni beliren sorunlar varsa bu sorunlar için neler yapılabileceği üzerinde etraflıca durulur. Danışanın sahip olduğu güçlü yanları ve destek sistemleri vurgulanır ve gerektiğinde bunları nasıl kullanabileceği tartışılır. Örneğin, dersler konusunda zorluğa veya okulda zorbalığa maruz kalan danışan, okulundaki psikolojik danışmandan yardım istemesi için cesaretlendirilir. Yaz okullarına katılarak yeni arkadaşlıklar kurabileceği hatırlatılır. İhtiyaç duyarsa (imkanlar elveriyorsa) rehberlik ve psikolojik danışma birimine yeniden gelebilir. Danışma sürecinin sonlandırılacağı, bu oturumun çok öncesinde hatırlatılır ve danışan bu oturum için hazırlanır. Danışma sürecinin değerlendirilmesi belli skalaların kullanılmasıyla yapılabildiği gibi danışandan da değerlendirme istenebilir. Eğer ilk görüşmede kaygı ölçeği gibi bir ölçüm aracı kullanıldıysa bu araç yeniden verilebilir ve ilk ölçümden elden edilen puanla veya verilen yanıtlarla şimdiki yanıtlar karşılaştırılabilir. En sık kullanılan ve etkili olduğu bilinen yol ise danışanla beraber yapılan değerlendirmedir.