Skip to content Skip to footer

Afet Ardından Çocuk Ve Ergenlerle Çalışmak: ROTA Modeli

ROTA travma odaklı bir model olmaktan ziyade travmaya duyarlı model olarak tanımlanmıştır. Travmaya duyarlı olmak; travmanın birey üzerindeki etkilerinin anlaşılması ve ihtiyaca yönelik hizmetlerin sunulması için, yardım alan bireyin güçlü yönlerine odaklanarak onu güçlendirmeyi hedefleyen, farklılıkları gören ve önemseyen yaklaşıma işaret eder. Belirli bir psikolojik danışma yaklaşımı, yöntemi veya tekniği tek başına psikolojik danışmanın travmaya duyarlı olmasını sağlamaz. Psikolojik danışmanın benimsediği kuramsal yaklaşım ne olursa olsun, travmaya duyarlı bir yaklaşım sergilemesi mümkündür ve hatta etkili hizmetler sunulabilmesi için gereklidir. Diğer bir deyişle, bu yaklaşım kuramlar üstü bir yapıya sahiptir. Belirli yöntem ve tekniklerin uygulanması ile sınırlanamaz, tüm kuramsal yönelimler içinde kullanabilir ve tüm psikolojik danışmanlara hitap eder. SAMHSA’ya (2014) göre travmaya duyarlı yaklaşım ile travmanın yaygın etkilerinin farkında olarak iyileşmeye giden yollar keşfedilir. Bunun için travmaya duyarlı psikolojik danışman, danışanlardaki travma belirtilerini tanır. Travmaya dair eldeki bilgileri, mevcut prosedürler ve uygulamalar ile bütünleştirir. Bu bütünleşme süreci bir sistem halinde işler; yani ilgili aile, personel ve diğer kişiler bu travmaya duyarlı sistemin parçalarıdır. Bütün bunlar yapılırken travmaya duyarlı psikolojik danışman bir yandan da yeniden travmatize olmanın önüne geçmeyi amaçlar.

ROTA modeli, afet ardından çocuk ve ergenler ile çalışırken güçlü yönlere odaklanır ve bireylerin potansiyellerini açığa çıkarıp kullanmayı hedefler. Güçlü Yönlere Dayalı Yaklaşım kişilerin “zayıf” veya “eksik” yönlerine odaklanıp onları ortadan kaldırmaya çalışmak yerine bireyin sahip olduğu güçlü yönlere odaklanır. Temelde pozitif psikolojiye dayanır ve psikolojik dayanıklılık, pozitif gençlik gelişimi, çözüm odaklı psikolojik danışma ve öyküsel terapi gibi çok sayıda güncel yaklaşımlardan beslenir. Bu bağlamda, her bireyin güçlü yönleri olduğu ve güçlü yönlerin bilinçli bir şekilde kullanılması ile bireylerin hem kendine hem de topluma fayda sağlayabileceği belirtilir. ROTA modelinin temel aldığı noktalardan biri olarak güçlü yönlere dayalı yaklaşım, bu modeli benimseyen psikolojik danışmanları eksiklikler yerine güçlü alanlara odaklanmaya teşvik eder.

Güçlü yönleri vurgulayan ve risklerin var olmasına rağmen sağlıklı gelişimi ve olumlu sonuçları hedefleyen ROTA modeli, psikolojik dayanıklılık temelli yaklaşımların önerilerinden faydalanır ve bireylerin işlevselliğini artırmak için psikososyal becerilerin öğretilmesini benimser. Psikososyal beceriler, çocukların ve ergenlerin sağlıklı gelişimlerini destekleyerek maruz kalabilecekleri, travmatik olabilecek yaşam deneyimleri ile etkili bir şekilde başa çıkmalarına ve böylece yaşam kalitelerini ve dayanıklılıklarını arttırmalarına da yardımcı olur (Berkowitz vd., 2010). Hem çocuklar ve ergenlerin hem de ailelerinin travmatik stres tepkileri ile baş etmesine aracılık eder; bu sayede bireylerin fiziksel, psikolojik ve sosyal iyilik hallerinin korunmasında önemli bir role sahiptir (Yankey ve Biswas, 2019). Bu doğrultuda psikolojik dayanıklılık ve psikososyal becerileri temel alan müdahaleler; bireylere stres yönetimi, duygu düzenleme, sosyal destek sistemini güçlendirme gibi psikososyal beceriler kazandırarak psikolojik dayanıklılıklarını  artırmayı amaçlar (ör., Madsen, 2007).

Çocuklar, bilişsel ve davranışsal becerilerinin gelişim düzeyleri doğrultusunda sınırlı olabilmesi nedeniyle travmatik deneyimlerin olumsuz etkilerine karşı yetişkinlere oranla daha hassas olabilir. Travmatik deneyimler söz konusu olduğunda gelişimsel özellikler önem kazanmaktadır çünkü bireyler (herhangi bir gelişimsel problem gözlenmediği sürece) yaşça olgunlaştıkça, bilişsel ve duygusal olarak da olgunlaşmaktadır (Masten, 2016). Öyle ki yaşça küçük olan çocuklar olayın içeriğini ve etkilerini kavramakta ve anlamlandırmakta zorlanırlar; hatta işlevsel olmayan anlamlar çıkarabilirler çünkü beyinleri henüz gelişim aşamasındadır (Masten, 2016), dolayısıyla mantık yürütme süreçleri yetişkinlerinki gibi ilerlemez. Öte yandan, gelişim sürecinin kendisi de doğası gereği birçok değişim barındırdığından, herhangi bir travma yaşantısı bulunmasa dahi gelişimsel krizleri ve stres durumlarını da beraberinde getirir ve hızlı bir adaptasyon sürecini zorunlu kılar. Bu demektir ki bireyler, belirli yaş dönemlerinde bilişsel, psikolojik ve duygusal olgunlukları gereği sürekli değişen psikolojik olarak farklı ihtiyaçlara sahiptir. ROTA modeli, bireylerin gelişimsel ihtiyaçlarına duyarlıdır. Bu modeli benimseyen bir psikolojik danışman, süreç boyunca uygulayacağı tüm müdahalelerde gelişim düzeyine uygun planlamalar yapar. Sürece danışanların gelişimsel ihtiyaçlarını değerlendirerek başlar. İhtiyaçların rehberliğinde hedefler ve stratejiler belirler.

Kapsayıcılık temelde psikolojik danışmanlar için etik bir sorumluluktur. Afet etiği ilkeleri de özellikle kapsayıcılığı gerekli kılmaktadır. Kapsayıcı olmak, ROTA modeli kapsamında sunulan psikolojik hizmetlerde; çocuk ve ergenlerin engel durumları, cinsiyet, sosyo-ekonomik ya da kültürel kimlikleri gibi herhangi bir ayrım unsuru nedeniyle dışlanmaksızın tüm danışanların eşit şekilde süreçten yararlanabilmelerinin sağlanması olarak anlaşılmaktadır. Danışanlara dair tüm unsurların psikolojik danışman tarafından önyargısız şekilde kucaklanabilmesi için, ROTA modelini benimseyen psikolojik danışman bireysel ve kültürel farklılıkların veya afet öncesi dezavantajlılığın, yaşanan afet sonrası da hizmetlere erişimde dezavantajlılığa veya ek gereksinimlere yol açabileceğini bilir; ihtiyaç duyan bireylerin psikolojik destek hizmetlerine erişimlerini kolaylaştırır.