Skip to content Skip to footer

Deprem ve Etkileri

Depremler gibi doğa kaynaklı olaylar, insan faktörü işin içine girip yıkıcı etkilerle can ve mal kayıplarına neden olduğunda afet olarak tanımlanır. Dolayısıyla, afet bir olayın sonucudur. Bir olayın afet olarak değerlendirilmesi için, bir anda, aniden ortaya çıkması, ne zaman meydana geleceğinin kestirilememesi, pek çok kişinin olaydan etkilenmesi, toplumsal olarak kayıplara neden olması (can ve mal kayıpları gibi), güvenlik ve kişisel bütünlüğe tehdit oluşturması, kişilerin baş etme becerilerinin yetersiz kılması özelliklerine sahip olması gerekir.

Afetler herkes için travmatik olmaz, olaylar kişilerin baş etme becerilerini yeterli olmadığında travmatik hale gelirler. Depremde kaçmak, mücadele etmek veya meydana gelmesini engellemek mümkün olmayabilir. Yani çeşitli zorlu durumlar karşısında daha önce kullandığınız, kendinizi korumanıza yardım eden stratejileriniz yetersiz kalabilir. Sosyal destek de baş etme becerileri içinde yer alan önemli bir kaynaktır. Afetler, olaylar ardından baş etme becerileri gibi kaynaklarımız da yetersiz kaldığı için kişi üzerinde büyük etkiler bırakır.

Travmatik bir olayın ardından yetişkinler şok, kaygı, öfke, hayal kırıklığı gibi duygusal tepkiler, sosyalleşmekten kaçınma, kolayca irkilme,  olayın hatırlatıcılarından kaçınma gibi davranışsal tepkiler, odaklanma güçlüğü, olayla ilgili istenmeyen, tekrar eden, ani ve yoğun düşünceler gibi bilişsel tepkiler, yeme ve uyku bozuklukları, mide ve bağırsak hareketlerinde artış, baş dönmesi, çarpıntı ve titreme gibi fiziksel tepkiler gösterebilirler.

Travmatik bir deneyim sonrasında her insan aynı tepkileri aynı süreyle ve aynı şekilde göstermeyebilir. Kişilerin geçmiş travmatik deneyimlerinin varlığı, olaya maruz kalma düzeyi, yetersiz baş etme becerileri, süregelen ruh sağlığı sorunları gibi risk faktörleri travmatik stres tepkilerinin daha yoğun ve daha uzun süre hissedilmesine sebep olabilir. Öte yandan bazı kişiler koruyucu faktörler sayesinde olaydan sonra hiç travmatik stres tepkisi göstermeyebilir, bazı kişiler ise bu tepkilerle kolayca baş edebilir ve kısa zamanda toparlanabilir. Koruyucu faktörler arasında güçlü sosyal destek ağı, sağlıklı başa çıkma becerilerinin varlığı, olumlu düşünce ve duygular sayılabilir. 

Afetler karşısında çocuklar ve ergenler incinebilir gruptadır. Çünkü, çocuklar ve ergenler yetişkinler kadar etkili baş etme becerilerine sahip değildirler. Ayrıca duygu ve düşüncelerini ifade edebilmek için bilişsel ve duygusal olarak yeterince gelişmemişlerdir. Tüm bunlara bağlı olarak afet durumlarında yetişkin bakımına ihtiyaç duyarlar. Yetişkinler olarak kaybettikleri kontrol ve güven duygularını yeniden kazanmaları için öncelikle rutinlerinin yeniden sağlanması gibi önlemler alarak destek sunulabilir.

Çocuklar ve ergenler içinde bulundukları yaş grubunun gelişimsel özelliklerine göre farklılaşan duygusal, davranışsal, fiziksel ve bilişsel tepkiler gösterirler. Sınıf ortamında bu tepkileri anlamak için öncelikle bu tepkilerin neler olabileceğini bilmek ardından da gözlem yapmak önemlidir. 

Okul öncesi çağda ya da ilkokul çağındaki çocuklarla çalışan bir öğretmenseniz,  öğrencilerinizin bakımverenlerinden ayrılmakta güçlük yaşaması, etkinliklere katılmakta çekingen davranması gibi tepkiler kaygıya ve güven ihtiyacına, tedirginlik ve çabuk irkilme hali depremle ilgili korkulara, daha önce katılmaktan zevk aldığı etkinliklerde bile odaklanmakta güçlük çekmesi depremle ilgili tekrar eden düşüncelere, sebepsiz karın ağrısı, mide bulantısı ve alt ıslatma depremle ilgili fiziksel tepkilere işaret ediyor olabilir.

Ergenlerle çalışan bir öğretmenseniz, sorumluluklarını yerine getirmeme, madde bağımlılığına ya da kendine zarar verme davranışına eğilim, etrafındaki insanlara karşı olumsuz tutumlar, tedirginlik ve ani duygusal değişimler gözlemlediğinizde bunların travmatik stres tepkisi olabileceğini düşünebilirsiniz.

Öğrencilerinizin sınıf içinde sergilediği düzen bozucu davranışlar, çoğunlukla yardıma ihtiyaçları olduğunu söyleyen ipuçlarıdır. Öğrencilerinizin bu davranışları sizi kızdırmak ya da sınıfta huzursuzluk çıkarmak için bu şekilde davranmadığını bilmek ve bu davranışların altında yatan sebepleri anlamlandırmak öğrencilerinize destek olabilmeniz için başlangıç noktası olabilir.

Çocukların ve ergenlerin travmatik stres tepkileri depremden ne kadar etkilendiğine bağlı olarak farklılık gösterebilir. Örneğin depremde can ve mal kaybı yaşamış, deprem dolayısıyla barınma ve beslenme gibi sorunlarla karşılaşan ve medya yoluyla depremin etkilerine fazla maruz kalmış çocuklar ve ergenler daha yoğun travmatik stres tepkileri gösterebilirler. Ayrıca bireysel özellikler de çocukların ve ergenlerin travmatik stres tepkilerini farklılaştırır. Örneğin deprem öncesinde kaygı bozukluğu ve dikkat güçlükleri yaşayan, sağlıklı baş etme becerileri ve etkili sosyal desteği olmayan çocuklar ve ergenlerin travmatik stres tepkileri daha yoğun olabilir.

Öğrencilerinizin travmatik stres tepkileri çok yoğunsa ve günlük yaşantısını olumsuz etkiliyorsa, 4-6 haftadan uzun sürüyorsa bir ruh sağlığı uzmanına yönlendirebilirsiniz. Yönlendirme zamanı geldiğine %100 emin olmanıza gerek yoktur. Eğer böyle bir ihtiyaç duyarsanız Okul Psikolojik Danışmanınıza yönlendirebilir ve durumu onun değerlendirmesini sağlayabilirsiniz.

Depremler karşısında çocuklar ve ergenler etkili baş etme becerileri olmaması ve yetişkin bakımına muhtaç olmaları gibi özellikleri dolayısıyla incinebilir gruptadır. Çocuk ve ergen olmalarının yanı sıra koruma altındakiler, refakatsiz olanlar, özel bakıma ya da eğitime ihtiyaç duyanlar, yoksul olanlar, mevsimlik işçi olarak çalışanlar, mülteci ve göçmenler, süregelen hastalığı olanlar ve toplumsal yargılardan kaynaklı dezavantajlı olan çocuklar ve ergenler daha incinebilir gruptandır. Afetler karşısında, içinde bulundukları duruma özgü ihtiyaçları gözetilmelidir.